"UNESCO 2020 Farabi Yılı" Kapsamında "Farabi Bugüne Ne Söyler?" Paneli Düzenlendi


İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi (İZÜ) tarafından "Unesco 2020 Farabi Yılı" kapsamında "Farabi Bugüne Ne Söyler?" başlıklı panel düzenlendi.

Covid-19 tedbirleri kapsamında online olarak gerçekleştirilen ve üniversitenin youtube hesabından canlı olarak yayınlanan panele, Dr. Abuzer Dişkaya, Prof. Dr. Kadir Canatan, Prof. Dr. Ergün Yıldırım ve Dr. Hümeyra Özturan konuşmacı olarak katıldı.

İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, başkanlığını üstlendiği panelde, Farabi'nin hayatı hakkında bilgi verdi. Farabi'nin bir ahlak profesörü olduğu yorumunda bulunan Prof. Dr. Mehmet Bulut, aynı zamanda objektif bir ilim ve bilim adamı olduğunu söyledi.

Konuşmasının başında panel hakkında bilgi veren Prof. Dr. Mehmet Bulut, “2020 yılı, UNESCO tarafından Farabi yılı olarak ilan edildi. Bu da bu medeniyetin çocukları için onur verici bir durum. Bu vesile ile bugün kıymetli hocalarımızla İslam ve Türk düşünürü Farabi’yi anacağız.” dedi.

Prof. Dr. Mehmet Bulut, Farabi’nin muallim-i sani (ikinci muallim) olarak anıldığını belirterek, “Batı düşüncesini devam ettiren bir temsilci gibi görülse de, İslam’ı merkeze alarak bu tüm düşünceleri yeniden ele almıştır. Birçok konu ile ilgilenmiştir. Felsefenin yanında mantık, sosyoloji, tıp, matematik ve müzik gibi alanlarla ilgilenmiştir. Zaten kadim medeniyetimizin âlimlerinin ortak özelliklerinden birisi de budur” diye konuştu.

 

"Farabi'nin en az etkili olduğu alan siyaset felsefesi"

 

Panelde "Farabi'nin Varlık Felsefesi" başlıklı konuşma yapan İZÜ İslamlar İlimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Abuzer Dişkaya, Farabi'nin İslam felsefesinin kuruluşundaki önemi ve seyrinin yeterince takdir edilemediğini belirtti.

Dişkaya, Farabi'nin İslam felsefesi üzerindeki etkisinin esasında siyaset felsefesi yoluyla değil, ontoloji üzerindeki görüşleriyle olduğuna dikkati çekerek, "Farabi'nin en az etkili olduğu alan klasik dönem açısından söylüyorum siyaset felsefesi alanıdır. Biz Farabi'den sonra siyaset konusunda müstakil bir eser yazan filozofa neredeyse hiç rastlamıyoruz. Siyasetle ilgili eserleri aslında daha çok fakihler ve kelamcılar yazıyor." dedi.

Farabi'nin İbn-i Sina'nın gölgesinde kalmış bir filozof olduğuna işaret eden Dişkaya, şöyle devam etti:

"Bunun sebebi İbn-i Sina'nın kendisine kadar gelen bütün felsefi birikimi ansiklopedik bir şekilde bir araya getiriyor ve gerçekten de muazzam felsefik bir sistem kuruyor. Bu da İbn-i Sina'dan sonra gelen filozofların felsefi bir mesele tartışırken, Farabi'den ziyade hep İbn-i Sina'ya atıf yapmasına sebep oluyor. Aslında biz de günümüzde böyle yapıyoruz. Aslında bu durum Farabi'ye ait olan görüşlerin İbn-i Sina'ya ait olduğu zannedilmesine sebep oluyor ve bu anlamda da Farabi'nin İslam felsefesinin tarihi seyri üzerindeki tahkim edileceği etkisinin görmezlikten gelinmesine neden oluyor."

"Felsefeyle din arasında bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor"

"Farabi'nin Bilgi Teorisi" hakkında konuşan İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kadir Canatan da Farabi'nin kendi döneminde bilgi teorisi noktasında "hakikatin birliği" düşüncesini ortaya koyduğuna işaret ederek, "Farabi'nin bu çerçevede iki yönlü bir uzlaştırma çabası vardır. Bir yandan Eflatun ile Aristo'yu birleştirmeye çalışıyor felsefe alanında, diğer alanda da felsefeyle din arasında bir uzlaşma sağlamaya çalışıyor. Aslında onun felsefi projesinin esası da budur diyebiliriz." ifadelerini kullandı.

İZÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ergün Yıldırım da "Farabi'nin Sosyal Teorisi" başlıklı konuşmasında Farabi'ye sosyal teorisyen demenin daha doğru olacağını söyleyerek, şunları kaydetti:

"Bence Farabi'nin ontoloji üzerinde durması tamamıyla ontolojiyi anlatma derdi değil. Bunun yerine aslında sosyal varlığa bir ontolojik temel sağlama derdi var. Ahlak meselesi, siyaset meselesi, toplum, cemaat, şehirler meselesi gibi, bunları anlatırken ontolojik bir temel sağlıyor. Mesela 'El-Medinetü'l-Fazıla' kitabının üçte birisi bu ontolojik temele dayanır. Geri kalanı ise şehirlerin toplumsal boyutlarına dikkat çekilir. Ama o toplumsallığın faziletli olması, saadetli olması için ontolojik alanla bağlantılı olan ideal bir yöneticiyi önerir. Yine ahlak üzerinde de durur ve ahlakı tekil bir olgu olarak ele almaz. Sosyal teoriden açıdan baktığımızda ahlak meselesini yine halkla, şehir hayatıyla birlikte alıyor."

Panelde ayrıca Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Dr. Hümeyra Özturan ise "Farabi'nin Ahlak Anlayışı" üzerine bir konuşma yaptı.