BİR OKUL DÜŞÜNÜN !
“Diplomanın çöp olduğu!”
Bütün derslerin, elde defter kalem pür dikkat izlendiği
Ders olmadığı zamanlar talebelerinin üzüldüğü…
Bir okul düşünün !
Talebenin bütün sorunlarıyla ilgilenen,
Kardeşlik ruhunu tesis eden,
Herkesi birbirine bağlayıp, tanıştıran, kardeş kılan, dertlerine ortak olan, güzel bir yardımlaşma, dayanışma, paylaşma ve kardeşlik modeli geliştiren, umut kıvılcımı olan bir okul.
Evet, bir okul düşünün... Okula girme şartı, Necip Fazıl, Sezai Karakoç, Bediüzzaman, Cemil Meriç, İsmet Özel, Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Tanpınar, Garaudy, Aliya, Mustafa Kutlu kitapları okumak olan!
Daha ne olsun!
Böyle olunca da, talebelerin dil zevki, Müslümanca düşünme melekeleri, hâdiselere medeniyet perspektifiyle bakma biçimleri kısa sürede hızla gelişiyor.
Derdimiz diploma değil hakikatin izini sürmek. Diploma çöpe diyoruz ! Ahlâk , ideal, ruh inşası derdindeyiz. Dertsizseniz dert sizsiniz ! Bilme/ilim , bulma/irfan ve olma/hikmet yolculuklarında kat ettiği mesafe, en büyük “diploması” MTO talebesinin.
Geceleri fetheden talebeler düşünün herkes uyurken onlar dimdik ayaktalar…Nöbette…Fikir, Zikir, Şükür nöbetinde… Gündüzleri aydınlığa çevirenler geceleri fetheden, kitapları fetheden, kalpleri fetheden yürek ülkesinin çocukları olacak .
Geceleri geleceğimizi inşa eden bir okul düşünün. Gecenin karanlığını aydınlığa çeviren, aynı rüyaları gören binlerce yürek ülkesinin çocuğu talebeleriyle…
Kontenjan sınırlaması olmayan bir okul düşünün. Samimiyet ve hakikatin izini sürme kaygısı taşıyan, dert sahibi olan, talip olan kimselerin saf tuttuğu .
Talebelerine güveni tam olan bir okul düşünün. Sınavları olmayan, talebenin talep eden olması hasebiyle verilen okumaları ve yazı çalışmalarını aksatmadan yerine getireceğine inanılan ve güvenilen bir okul.
Bir okul düşünün okul içinde okulları olan. 100 kitaplık okuma listesi ile gerçekte, kuşatıcı bir medeniyet perspektifine, Müslümanca düşünme meleklerine ve eğitim sistemimizin aslâ veremediği, veremeyeceği bir kabiliyete, disiplinler arasında yolculuk yaparak kavramlaştırmalar yapabilme imkanına kavuşturan bir okul.
İlk aşaması ile dert sahibi yapan, ikinci aşamada, usûl kitaplarıyla ders’e geçiren. Üçüncü aşamada, tarihe, tarih felsefesine, medeniyetler tarihine ve felsefesine odaklayan, dördüncü aşamayla düşünce tarihi, İslâm düşüncesi, çağdaş düşünce, sanat, edebiyat ve estetik okumaları yaptıran, beşinci ve sonuncu aşamada İslâm, Doğu ve Batı medeniyetlerinin klasik metinlerini okutan bir okul.
Bir okul düşünün. Sağlam Arapça ve İngilizce öğreten.
İhtisas alanlarında Farsça, Latince, Grekçe, Rusça, İbranice, Çince ... belleten.
Bir okul düşünün. Çeşitli alanlarda araştırma grupları olan. Her yıl 100 sunumluk Talebe Kongresi yapacak olan. En Başarılı talebeleri ile Mekke, Medine, Kudüs, Semerkand, Buhara ve Endülüs’te dersler yapacak olan bir okul.
Türkiye’nin en parlak ilim ve fikir adamlarıyla üç yılda medeniyet fikrini bütün derslerde ilmek ilmek dokuyacak, Batı’dan kölecesine aktarılan, hiçbir sorgulamaya tabi tutulmadan çocuklarımızın zihnine boca edilen akademik disiplinleri ve metodolojilerini tartışacak, sorgulayacak ve zamanla aşacak; bize özgü ilim / bilme, irfan / bulma ve hikmet / olma tasavvurları ekseninde yeniden inşa edecek; böylelikle eşyanın, dünyanın, hâkim zihin kalıplarının, zemin ve zaman idrakinin tasallutundan kurtularak; dünyaya, eşyaya, mevcut zihin, zemin ve zaman kalıplarına tasarrufta bulunacak öncü kuşakları yetiştirecek, 10 yılda 100 yılın tohumlarını ekecek uzun soluklu bir medeniyet tasavvuru yolculuğuna çıktık. Hedefimiz, MTO’yu ilmi fikir ve sanat hayatımızın kalbi, merkezi haline getirmek ve iki asırdır yaşadığımız medeniyet krizini aşacak köklü bir fikriyat ortaya koyacak öncü bir kuşak yetiştirmektir.
Kendi medeniyet ruhunu kaybetmiş, Batı’yı da derinlemesine kavrama melekelerini yitirmiş epistemik kölelere dönüşen celladına âşık tasmalı çekirgeleri andıran seküler entelijansiya ile uçuruma yuvarlanıyoruz sadece... Kendi medeniyet ruhunu ve dinamiklerini özümsemiş, özgüveni yüksek ama pergellerini bütün medeniyetlere açacak kadar da tevazu sahibi, hakikatin sesi ve nefesi olacak, önümüzü açacak öncü kuşakları yetiştiremezsek, yok olmaktan kurtulamayız, diye on yıllardır bu ülkede haykırıp duran bir çığlık karşılığını buldu, küre ölçeğinde yankılandı ve çığ gibi büyüdü...
Türkiye’nin 81 vilâyetine ve dünyanın 60 küsur ülkesine ulaşarak, bu toprakların en çaplı, kaliteli, donanımlı, istikamet ve dert sahibi insanlarını, önümüzü açacak parlak beyinlerini ilk defa dünya çapında bir araya getiriyor ,geleceğe koşuyor ve uzun yola çıkmaya hüküm giyiyoruz.
Yılmak yok.
Şikâyet etme, bir hikâye inşa et diyoruz.
Unutmayalım: Geleceği inşa edecek insanlar, en zor zamanlarda bile “Ya Hakk, Ey Kutlu Hakikat!” diyerek yorulma nedir demeden yol alan, hakikat ışığını insanlığa ulaştırma cehdi ile nefes alıp veren, gecelerini gündüz yapan, fikir ve oluş çilesi çeken insanlardır. Bu dünyada yaşayan ama bu dünyayı yaşamayan, çağrısı çağını “kurma” yolculuğuna çıkan öncü kuşaklardır.
Evet dünyaya söyleyecek bir sözümüz var: O sözü yeşertip büyütmek için yola çıkıyoruz.
Dünya bize gebe, biz hakikate, diyoruz...
Burası yoz ve sığ üniversiteyi çökertecek, bize yeni bir maarif modeli sunacak bir “medrese”. Efendimiz’in (sav) Ehl-i Suffa’sında örneklenen bir medrese (yuallimühüm-ilim) ve tekke (yüzekkîhim-irfan) sütunları üzerinde yükselecek ilim yolculuğuyla bilme şevki, irfan yolculuğuyla bulma coşkusu, hikmet yolculuğuyla olma aşkı ile yola koyulan bir medeniyet tasavvuru yolculuğu.